Tag Araştırması

Type a search term

Detaylı Tarama

Alexandria

Kutsal Yerlere hac seyahati daha 15. yüzyıldan itibaren doğu Akdeniz istikametine yapılan yolculukların en önemli amaç ve nedenlerinden birini oluşturmaktaydı. Tevrat ve İncil evrenine yapılan ziyaretin ardından yada öncesinde, hacılar, Sina yarımadasını da ziyaret etmeyi arzu ediyordu. Böylelikle Mısır'dan geçmeleri kaçınılmaz bir durumdu. İskenderiye, yörenin bellibaşlı limanlarından biriydi. Muhteşem bir geçmişe sahip olan bu kent halen önemli bir siyasal ve ticarî merkezdi. İskenderiye'nin az sayıdaki tarihî anıtları gezginlerin ilgisini çekmiş ve kentle ilgili görüntü dökümünü zenginleştirmiştir. Parlak bir antik yunan kültürü mirası olan İskenderiye, H. Schedel'in "Nürnberg Kroniği" (1493) gibi basımevinden çıkmış ilk kitaplarda görüntülenmektedir. Resimli bir dünya tarihi olan sözkonusu kitaptaki şehirlerin görüntüsü düşgücü ürünü olup hemen hemen tümü birbirinin aynısıdır.

A. Thevet'nin 1551 gibi erken bir tarihte yayınlanan vakayinamesi İskenderiye'deki antik eserler konusunda bir istisna yapıp İskenderiye'de yaşayan bir Venediklinin elinde bulunan Girit'ten alınmış bir antik heykeli de içermektedir.  Zamanla kentin daha gerçekçi bir biçimde yansıtılması için çaba sarfedildiğini farketmekteyiz. Bunun örnekleri P. Belon'un önemli seyahatnamesi (1554) ve Noe Bianco  ile (1600) H. Beauvau(1615) hacılık vakayinameleridir. Beauvau'nun eserindeki resimlerin konuları daha önceki benzer konulu yayınlardan alıntıdır.Beauvau'nun eserindeki resimlerin konuları daha önceki benzer konulu yayınlardan alıntıdır. 17. yüzyıl sonlarında J. Peeters'in (1686) yayınladığı kitaplarda Osmanlı-Venedik savaşlarında Batı hristiyan güçlerinin zaferlerinin övgüsü kurulmaktadır. Bu kitaplarda Avusturya, güneydoğu Avrupa, doğu Akdeniz, hatta Asya ve Suudî Arabistana'a kadar uzanan bir coğrafya alanından şehir, liman ve çeşitli manzaralar sergilenmektedir. 

B. de Monconys'nin metnine (1665-66) eşlik eden çizimler seyahat edebiyatı geleneği içinde eşi bulunmayan bir malzeme oluşturmaktadır. Bu malzeme, damıtma cihazları, kimya deneyleri, su tesisatı cihazları, hidrometreler, mimarlık desenleri, meteorolojik fenomenler, mimarî kuşbakışı planlar, insan tipleri çizimleri, gökbilim cihazları v.b. içermektedir.  

C. Le Bruyn'ün 1714 yılında yayınlanan kroniğinde ilk kez İskenderiye'nin gerçeğe yakın bir görüntüsüne ulaşmaktayız. Bruyn vakayinamesini resim sanatı açısından üstün nitelikli ve özgün konular yansıtan gravürlerle bezemiştir. Böylelikle, Fransız arkeolojik eser koleksiyoncusu P. Lucas (1720) ve İngiliz asıllı Ch. Perry'nin seyahatnameleri (1743), İngiliz asıllı R. Pococke'in (1743) hem verdiği bilgiler hem görüntüler açısından son derece zengin kitabı, R.Dalton (1751-52) ve Ed. D. Clarke'in (1814) seyahatnameleri ve Fransız asıllı doğa bilimci Ch.N.S. Sonnini de Manoncourt'un 1799'da yayınlanan vakayinamesinin ekindeki Albüm gibi kitaplarla zamanla kentin arkeolojik anıt ve öteki görülmeğe değer yerleri yüzeye çıkmaya başlar.

J. Thevenot'nun seyahatnamesini (1727) bezeyen tabloların konuları ise alışılmamış türdendir. Genellikle çok insanlı görüntüler olup, uzak ülkelerde vuku bulan ve birçok ayrıntıyla (burada İskenderiye katakombları önündeki sahne örneğinde olduğu gibi) zengin ve okuru celbeden bir anlatımla aktarılmaktadır.

I 19. yüzyılda bu yörede vuku bulan birçok önemli siyasal ve askerî olaydan sonra, İskenderiye halen doğu Akdeniz istikametindeki güzergâhların hedeflerinden birini oluşturmaya devam eder: H. Allan (1843), H. Light (1818), J. Carne (1836-38), J. d’Estourmel (1848).

Yörenin ilk harita çizimleri Seller tarafından yapılmıştır. Akdeniz kıyılarının ilk ayrıntılı haritasını içeren J. Seller'in «English Pilot...» adıyla bilinen harita kitabının ilk yayını 17. yüzyılda gerçekleşmiş, tekrar tekrar yeniden basılmış ve 19. yüzyıla dek aralıksız kullanılmıştır (burada görülen 1771 baskısıdır). Seller'in toplu eserleri ingilizce dilini dünya gemici haritalarında geçerli kılmış ve daha sonraki harita yayınlarını önemli ölçüde etkilemiştir. Yaptığı haritalar arasında yörenin kıyı şeritlerinin çizimleri bulunmaktadır. Başka haritalar J.Roux'nun liman rehberinde (1804), İngiliz asıllı mineral uzmanı Ed. D.Clarke'in kaydettiği gözlemler açısından önemli olan vakayinamesinde (1814) ve A.Fr.L.V. de Marmont'un (Duc de Raguse) 1839 tarihli vakayinamesinin "Atlas"ında yer almaktadır.

Fransız asıllı doğa bilimciler P. Belon (1554) ve G.A. Olivier'in (1801) eserlerinde,  Alman asıllı H.J. Breuning von und zu Buchenbach'in (1612) kendisinin ve yol arkadaşının resimlerini içeren eserde ise yörenin flora ve fauna'sına ilişkin ilginç bir tablo dizisi bulmaktayız.

20. yüzyıl sonlarına doğru yayınlanan (Piraeus and Ports) adlı Albümde İskenderiye' nin iki tane renklendirilmiş görüntüsü F.Ch.H.L. Pouqueville'in "Grèce" başlıklı eserinde (1835) ünlü İskenderiye Fenerinin yerinde bulunan kalenin bir görüntüsü görülebilir. (Sözügeçen Pouqueville başka bir yapıtında Yunanistan'ın anakara kesimlerinin jeomorfolojisi hakkında en etraflı çalışmalardan birini bırakmıştır).

Yazan: İoli Vingopoulou