Tag Araştırması

Type a search term

Detaylı Tarama

Smyrna

Stratejik bir konumda bulunan ve Doğu’dan gelen tüm eski ticaret yollarının ulaştığı bir kavşak noktası olan İzmir (Smirni, Smyrna), ayrıca Batı Avrupalılar'ın Batı Anadolu’nun iç kısımlarına yaptıkları geziler için bir kalkış yada varış noktası durumundaydı. Yüzyıllardan beri Anadolu ürünlerinin zengin kaynağına götüren ticaret yolunun önkapısı ve Batı deniz yollarının ulaştığı kavşak yeri olarak, İzmir, özellikle 18. yüzyıldan itibaren ve bütün 19. yüzyıl boyunca büyük önem kazanmış ve din, diplomasi, ticaret, arkeoloji, sanat, tatil vs. gibi çeşitli amaçlarla yapılan seyahatlerin hemen hemen hiç birinin güzergâhı dışında kalmamıştı. Gezginlerin tercihlerinde İstanbul'dan hemen sonra gelen ve onun âdeta bir mikrografisi olan İzmir, Batı Anadolu'nun iç kesimlerine yada Batı Anadolu kıyılarıyla Ege adaları arasındaki deniz sularında yapılan tüm gezilerin başlangıç yada bitiş noktasıydı. Gezgin metinlerinde İzmir'in özel karakteri ile can noktası olan limanı, ticaret ortamının capcanlı görüntüleri, millet çeşitliliği, ve İzmir toplumunda egemen olan Rum unsuru göze çarpmaktadır.

İyonya'da (Batı Anadolu) gerçekleştirilen ilk arkeolojik araştırmalardan biri J. Spon'un G. Wheler ile birlikte yaptığı yolculuktur (1675-6). İngiliz asıllı George Wheler  ve Fransız asıllı doktor ve antik yunan uzmanı Spon (antik yunan kaynaklarına dayanarak yerinde keşif gezileri yapan ilk kişidir) başta İzmir olmak üzere (1682) tüm Batı Anadolu sahillerinde keşif gezileri yapıp antik harabelerin resmini çizerler. Arkeolojik araştırmaları açısından önemli bir yayın olan J. Spon'un  (1678) seyahatnamesinde yer alan tabloların konuları çığır açıcı sayılmaktadır. J. Spon'un eserinin (1689) hollandaca baskısı gezdiği yerlere ilişkin görüntüler içermekle beraber bu görüntüler düşgücü ürünüdür. Aynı dönemde Flaman gravür sanatı geleneğinin mükemmel bir örneği olan ve 17. yüzyıl sonlarında yayınlanan bir eserde İzmir körfezinin ilk haritasına rastlarız. Bu eser Ol. Dapper'in 1688 yılında çıkmış "Archipel" (okunuş: Arşipel, anlamı: takımadalar) adlı eseridir. Ömründe hiç seyahat etmemiş olan Ol. Dapper, yazdığı metin ve görüntüler için antik yunan ve latin edebiyatı yazarlarını, "portolan" (liman) haritaları ve "isolario"lar (ada-sahil haritaları), hatta çağdaş seyahatnamelerden tanıklıklar ve devrin geçerli haritalarını kaynak olarak kullanmıştı. J. Enderlin'in kitaplarında, daha eskiden çıkmış sevilen kitaplardan hatta o dönemde (1686) yayınlanan kitaplardan kopya edilmiş konular işleyen tablolar görmekteyiz. J. Sandrart'ın eserindeki (1687) tablolar özellikle Venedik hakimiyeti döneminden kale manzaraları ve çeşitli yerler görüntülemektedir. Bunlara benzer nitelikte, VI. Osmanlı-Venedik savaşı sırasında (1684-1699) Venediklilerin zaferlerini öven başka eserler de yayınlanmıştı. 17. yüzyıl sonlarında yayınlanan J. Peeters'in eserleri (1690) Osmanlı-Venedik savaşlarında Batı hristiyan güçlerinin zaferlerini vurgular. Bu kitapların gravürlerinde Adriyatik denizinden Hindistan'a kadar uzanan bir coğrafyadan şehir, liman ve başka yer manzaraları görülebilir.

18. yüzyıl başlarında, C. Le Bruyn'ün seyahatnamesinde (1714) İzmir limanı ve şehrinden ilk görüntülere kavuşmaktayız. Le Bruyn, kitabını alışılmadık konular ve resim tarzına yaklaşan üstün nitelikte gravürlerle bezemektedir. Bu eserde ilk kez şehrin evlerini, kadın kıyafetleri ve özellikle başörtüleri, şehrin deniz tarafından çeşitli görüntülerini, sikke tabloları vs. görmekteyiz. Aynı dönemde yayınlanan J. Pitton de Tournefort'un eserinde de İzmir'den görüntüler buluruz (1717). İçerdiği bilgi hazinesi bakımından çok değerli olan bu kitap Tournefort'un Ege denizinde yaptığı seyahatten sonra yayınlanır ve o andan itibaren Ege denizi adalarında seyahat eden her gezginin güzergâhında bir rehber olur. Eserde İzmir ile ilgili gravürler arasında kaleyi, çeşitli heykeller, yöre haritasını ve şehirden görüntüler görürüz. P. Lucas'ın 1720 yılında yayınlanan seyahatnamesinde İzmir'den antik mezartaşı yazıtları yer alır.

Dilettanti Cemiyeti 1846 yılına dek Yunanistan topraklarında arkeolojik amaçlı seferlerin yapılması fikrini yaymış, desteklemiş, böyle seferler gerçekleştirmiş ve sonuçlarını görkemli baskılar üreterek yayınlamıştı. İyonya yöresi arkeolojik kalıntıları hakkında ilk geçerli yayınlar da bu arkeoloji-sever cemiyet sayesinde gerçekleşmiştir (Al. Drummond 1754 yılında İzmir ve dolayları hakkında yazıp çizer). J.A. van Egmont / J. Heymann'ın (1759) kitabına eşlik eden tablolar C. Le Bruyn'ün eserlerinde yayınlanmış olan resimlerin benzeridir. Ch. Thompson'ın (1752) seyahatnamesinde yer alan tablolar da daha önce yayınlanıp büyük rağbet görmüş yayınlardan çeşitli konular alır.

J. Seller'in, Akdeniz kıyılarının ilk ayrıntılı haritası olan ve "English Pilot..." adıyla bilinen eseri ilk kez 17. yüzyılda yayınlanır, birçok yeni baskı yapar ve 19. yüzyıl dahil olmak üzere uzun süre rehber olarak kullanılır (burada sözkonusu olan 1771 baskısıdır). Seller'in toplu eserleri gemicilik haritalarında ingilizceyi geçerli dil kılmış ve ilerideki harita yayınlarını önemli ölçüde etkilemiştir. Eserde İzmir sahillerinden çizimler yer almaktadır.

Birkaç yıl sonra M.G.F.A. Choiseul-Gouffier'in (18. yüzyıl sonu-19. yüzyıl başları) "görüntü"yü seyahatnamenin başlıca öğesi kılan ve dönemin arkeoloji tutkunlarının yunansever eğilimini yepyeni ve özgün bir biçimde dile getiren muhteşem eseri yayınlanır. Eserde İzmir'le ilgili olarak şehrin haritası, bir görüntüsü ve antik sikke tablosu yer alır. Gennadius Kütüphanesinde bulunan nadir Albümde (Album of 18 original drawings in sepia, yaklaşık olarak 1800) sanatçı sepya mürekkebiyle çizdiği resimlerin herbirinde mekândaki tarihî anıttan çok çevreyi vurgular.

Büyük bir doğal körfez olan İzmir körfezi ve limanı tüm önemli demirleme noktalarıyla J. Roux'nun liman kılavuzunda (portolan) yer alır (1804). "Vahiy Kitabının Yedi Kilisesi" yörelerinde seyahat eden F.V.J. Arundel  ise (1828) Karaburun (Erythraia) yarımadasının kabataslak bir çizimini yapar.

O.M. von Stackelberg Yunanistan'da çok önemli iki tarihî anıtta hem kazı gerçekleştirmiş hem de mermer yontuları yağma etmiş arkeoloji tutkunu kalabalık bir grup Avrupalıdan biriydi (sözkonusu anıtlar Egina adasındaki Athena Afaia tapınağıyla Vassai'deki Apollo tapınağıdır). O.M. von Stackelberg'in eserinde (1826) yer alan kusursuz taş baskı gravürlerde Apollo Epicurius tapınağını süsleyen yontularla tapınaktan ve çevresinden çeşitli görüntülerden başka İzmir'le ilgili konular da aktarılmaktadır.

19. yüzyıl boyunca, hali vakti yerinde olan her Batı Avrupalı, Doğu'ya "Büyük yolculuğu" (Grand Tour), bilgilerini çoğaltmak ve sosyal prestijini arttırmak yolunda olmazsa olmaz bir şey gibi görmekteydi. Bu güzergâhta tabii ki İzmir şehri de yer alır. Böylelikle bu dönemden zengin bir görüntü hazinesine tanık olmaktayız: Et. Rey'in eserinde (1843) antik harabeler, tiyatro ve limandan görüntüler; J.H. Allan'ın eserinde (1843) İzmir limanı ve gemiler; J. Skene'in eserinde (1838-45) İzmir'in bir görüntüsü; Ch.C. Frankland'ın eserinde (1829) İzmir'in denize doğru ilginç bir görüntüsü yer alır. Ch. Fellows (1839) ve J.d’ Estourmel'in  (1848) eserlerinde şehir girişindeki kervanlar köprüsünün birer görüntüsü ve Eug. Peytier'nin  eserinde (1829-33) bir çeşmenin çizimini görürüz. R. Walsh / Th. Allom'un büyük başarı görmüş "Albüm"ünde (1836-38) İzmir'den günlük yaşam sahneleri yer alır. 19. yüzyılın ilk yarısında yayınlanan Albümlerde "Vahiy Kitabının Yedi Kilisesi" başlığı altında Anadolu'nun çeşitli şehirlerinden ilginç görüntüler kaydedilir (Ch. Mac Farlane, 1832). Fransız asıllı ressam Th. Le Blanc'ın (1833-34) yerinde yaptığı çizimleri yoğun bir duygusal birikim niteler.

Albüm'de (1984) sergilenen eserler arasında, İngiltere'de yayınlanan çığır açıcı “The Illustrated London News” (1842-1885) dergisiyle “The Graphic” (1869-1885) dergisinden alınmış nadir ve çok kayda değer tahta baskı gravürler yer almaktadır. Bu gravürlerin konusu 1842-1885 yılları arasında vuku bulmuş siyasal ve toplumsal olaylar ve savaşlara ilişkin yerler ve kişilerdir. İzmir şehri de bu görüntüler arasında yerini alır. Çeşitli şehir görüntüleri ve halkların günlük yaşamından sahneler sergileyen Albümler bütün 19. yüzyıl boyunca çok sevilen bir kitap türü olup okur kitlesinin Doğu'dan görüntüler ve yaşam sahneleri görme talebini tatmin etmekteydi (J. Schranz, yaklaşık olarak 1850).

Ch. Texier'nin  "Küçük Asya şehir ve vilâyetlerinin betimi" adını taşıyan ve Anadolu'da yaptığı gezinin sonuçlarını sergileyen eserinde (1882 yeni baskı) İzmir'in bir görüntüsü ve Bizans kenti Nymphaion (Nimfeon, Nif, Kemalpaşa) yakınlarında bulunan bir antik kabartma yontunun gravürü yer alır. Ch. Texier, Anadolu'nun "Coğrafya tarih ve arkeolojisi" hakkında o zamana dek elde olan bütün bilgileri ilk kez sistemli bir biçimde kaydeden kişidir. L.E.S.J. marquis de Laborde'un (1838) etkileyici eseri Anadolu'daki antik sitlerin zenginliğini gözler önüne sermekle bu yörelerde arkeoloji araştırmaları için duyulan ilgiyi güçlendirir. .

Kadın görüntüleriyle kıyafetleri seyahatnamelerde daima çekici bir resim konusu olmuştur. Nitekim A. De La Mottraye'in eserinde (1727) İzmirli bir kadın kıyafeti görmekteyiz. Aynı görüntü P. Argenti'nin  yayınında da (1953) görülür. Oryantalizm akımından etkilenmiş olan Fr.A.A. Goupil-Fesquet  (1843) renkli taş baskı gravürlerinde cazip kadın portreleri sergiler. Aynı görüntüleri daha sonra yeniden yayınlanan 1838-42 tarihli tabloda rastlarız ( G. Patieridis / K. Stamatis).

20. yüzyıl başlarında bir yandan Anadolu'daki siyaset ve savaş olayları öte yandan yeni görüntüleme biçimi olarak fotoğraf tekniğinin gelişmesi, kültür mirasına özellikle İzmir'le ilgili zengin görsel malzeme katar (L. Launay, 1915; Ew. Banse, 1919). P. Jeancard'ın  eserinde (1919) yer alan ve konusu yer manzaraları, çeşitli mekân ayrıntıları ve insan tipleri olan gravür ve akvareller ise fotoğraf karelerini anımsatır. Bu görüntüler Jeancard'ın kendi çizimlerine dayanır.

Son olarak, Fr. Fr.Boissonnas'ın Albümünde (1919) yer alan fotoğraf kareleri limanda Yunan gemilerini, Kordonboyu'nda geçit yapan Yunan ordusunu, Rum ve Türk mahallelerinde günlük yaşam sahneleri, İzmir çarşısı ve etraf yöredeki köprüler ve su kemerlerini gösterir. Bu fotoğraflar İzmir şehrinin 1922 yangınından önce çekilmiş nadir görüntüleridir.

Yazan: İoli Vingopoulou