Bithynia
Bitinya (Bithynia) adıyla bilinen coğrafya bölgesindeki Bursa, İznik, İzmit gibi önemli şehirlerin hem Bizans hem Osmanlı dönemine ait kayda değer anıtları gezginlerin dikkatinden kaçmamıştır. Arkeoloji araştırmacısı J. Spon'un (1678) seyahatnamesinde yer alan resimler bu konuda öncü sayılmaktadır. Resimlerin çoğu sözkonusu arkeolojik anıt ve harabeleri ilk kez olarak görüntülemektedir. J. Enderlin'in (1691) tarih-coğrafya konulu eserlerindeki resimler de nadir ve özgün konular sergilemektedir. G.De La Chapelle'in (1648 ?) eserinde Osmanlı İmparatorluğu başkentinden çeşitli manzaraların arka planına yerleştirilmiş Doğulu kadın görüntüleri nadir sayılan eserler arasındadır. L.F. Marsili'nin (1681) İstanbul Boğazı ve etrafındaki denizlerde suların hareketi ve niteliği, rüzgârlar, su düzeyi, akıntılar, balıklar hakkında yaptığı araştırma ve ölçmelere ilişkin tablolar ilgi çekicidir. J. Sandrart'ın eserindeki tablolar (1687) özellikle Venedik hakimiyeti döneminden kale ve başka yerler görüntülemektedir. Buna benzer nitelikte, VI. Osmanlı-Venedik savaşı sırasında (1684-1699) Venediklilerin zaferlerini öven başka eserler de yayınlanmıştır. Gine 17. yüzyıl sonlarında J. Peeters'in kitapları (1686) Batı hristiyan güçlerinin Venedik-Osmanlı savaşlarında kazandıkları zaferleri vurgulamaktadır. Bu eserlerde Avusturya, güneydoğu Avrupa, doğu Akdeniz, ve Asya'dan Suudî Arabistan'a kadar uzanan bir coğrafyadan çeşitli şehir, liman ve başka yer manzaraları görürüz.
17. yüzyıl sonlarından itibaren, seyahatnamelerde, Osmanlı İmparatorluğunun ayrıcalıklı bir doğal ortama nasip olmuş başkenti, değişik noktalardan verilmiş büyüleyici manzaralarıyla gitgide artan bir sıklıkla belirir. Nitekim C. de Bruyn'ün (1714) eserinde İstanbul'un en eski panoramik görüntülerinden biriyle karşı karşıya gelmekteyiz. J.A. van Egmont / J. Heymann'ın (1759) kitabına eşlik eden tablolar, Ch. Thompson'ın (1752) seyahatnamesinde de olduğu gibi, daha önce C. Le Bruyn'ün büyük rağbet görmüş eserlerinde yayınlanmış olan resimlerin benzeri yada kopyasıdır.
Fransız asıllı tüccar ve arkeolojik eser avcısı P. Lucas'ın (1712) nadir konulu resimler eşliğindeki seyahatnameleri bütün Avrupa'da büyük ilgiyle karşılanır. 19. yüzyıl ortalarından itibaren, özellikle ulaşım araçlarının gelişmesi, tatil yolculukları olasılığı, buharlı vapurların gündeme girmesi v.s. sayesinde yolcuların çoğalmasıyla, basımevinden çıkmış ve göz alıcı resimler içeren seyahatnamelerde de bir artış görürüz.
Osmanlı hükümdarlarının eski başkenti Bursa (Prusa) çeşitli gravürlerde olduğu gibi fotoğraflarda da görülmektedir. Önemli kent olarak Bursa'dan hemen sonra İznik (Nikaia) ve İzmit (Nikomedia) gelir. İlk olarak G. Wheler (1682) (1682) Bursa yöresini gösteren bir harita taslağı çizer; iki asır sonra ise H. Barth (1913), Ew. Banse (1919) ve L. Launay bütün güney Bitinya bölgesini gösteren fotoğraflarını sunarlar.
Arada kalan zaman kesiti için, elimizde P. Belon'un (1554) 1554) yörenin flora ve faunasına ilişkin çizimleri, L. Chalcondyles'in (1632) önemli eserindeki Osmanlı hükümdarları portreleri, İngiliz asıllı R. Pococke'un (1745) vakayınamesindeki İznik arkeolojik anıtları, Fransız asıllı doğa bilimci J. Pitton de Tournefort'un (1717) öncü nitelikli ve zengin bilgi kaynağı eserindeki antik sikke tablosu, İngiliz asıllı Ch. Fellows'un (1839) seyahatnamesindeki İznik kabartma yontuları, ve nihayet R. Walsh / Th. Allom'un (1838) Albümündeki son derece hoş görüntüler bulunmaktadır. Ch. Pertusier'nin seyahatnamesine eşlik eden "Atlas" 19. yüzyıl başlarında İstanbul hakkında yayınlanmış en güzel Albümlerden biri sayılmaktadır. İstanbul ve etrafındaki yörelerden günlük yaşam sahneleri sergileyen J. Brindesi'nin (1855-60) son derece ilginç Albümü oryantalizm akımının en kayda değer eserleri arasında yer almaktadır. Şehir görüntüleri ve halkın günlük yaşamından sahneler sergileyen Albümler bütün 19. yüzyıl boyunca çok sevilen bir kitap türü olup okur kitlesinin Doğu'dan görüntüler ve yaşam sahneleri görme talebini tatmin etmekteydi (J. Schranz, yaklaşık olarak 1850).
Fransız asıllı ressam Th. Le Blanc'ın (1833-34) yerinde yaptığı çizimleri yoğun bir duygusal birikim nitelemektedir. M. D'Ohsson'un (1820) eserindeyse Babıali sarayı ve Müslüman toplumu geleneklerine ilişkin üstün nitelikte gravürler sunulmaktadır.
Ch. Texier'nin Anadolu hakkında ilk kez düzenli bir biçimde "Coğrafya tarih arkeoloji" bilgileri içeren kitabında Bitinya'nın üç önemli şehrinden manzara ve arkeolojik anıt görüntüleri bulmaktayız. Hemen ardından yayınlanan eseriyle (1864) Ch. Texier özellikle Anadolu'da bulunan Bizans anıtlarının araştırma va incelemesinde öncü olur. Bu yapıtta ilk kez Bursa'daki tarihî anıtlardan çizimler, kuşbakışı ve çeşitli açılardan görüntüler yayınlanır. L.E.S.J. marquis de Laborde'un (1838) görkemli eseri Anadolu'daki antik sitlerin zenginliğini gözler önüne sermekle bu yörede arkeoloji araştırmaları için ilgiyi güçlendirir. 19. yüzyılda yayınlanan eserler arasında, Bursa, özellikle J.Fr. Lewis (1838) ve J.H. Allan'ın (1843) gravürlerinde ilgi çekmektedir. .
Bursa'nın ve çoğu kez Bitinya yöresinin tümünü gösteren haritalar aşağıdaki eserlerde rastlanmakta: J.J. Grelot'nun İstanbul'un tarihî anıtlarını sergilediği 1680 tarihli ilginç eserinde yer alan Çanakkale Boğazı haritası Bitinya yöresinin de bir kısmını içermekte; Fransız asıllı P. Gilles'in eserinin ingilizce baskısı (1729); J. Moreno'nun vakayinamesi (1790); Truva yöresini adım adım araştıran ilk Fransız kişi J.B. Lechevalier'in (1800) eseri; Fransız doğabilimci G.A. Olivier'nin (1801) (okunuş: Olivye) Atlas'ı; "görüntü" öğesini seyahatnamenin başlıca unsuru konumuna getiren M.G.F.A. Choiseul-Gouffier'nin arkeoloji tutkunu ve yunansever bir anlayışla kaleme aldığı iddialı eserinde (18. yüzyıl sonu-19. yüzyıl başı) Çanakkale Boğazı ve Bitinya bölgesinin bir kısmının haritası bulunmaktadır. Choiseul-Gouffier'nin aynı eserinde yer alan İstanbul Boğazı'nın Anadolu kıyılarından görüntüler E. Flandin (1853) ve Ed. De Amicis'in (1883) eserlerinde de yinelenmektedir. Ed.D. Clarke'ın (1810) eserinde yolculuk anlatısı ve Karadeniz yörelerine ilişkin resimler, Bitinya yöresi hakkında elimizde bulunan en eski ve aynı zamanda en kayda değer ayrıntılı betimleme ve görüntüleri içermektedir. J. Tweddell Atina'da kaldığı sırada ölür ve Thision'daki İfestos (Hephaistos) tapınağında gömülür. Kardeşinin emeğiyle yayınlanan ve ondan kalan gezi notlarını içeren kitapta (1817) yer alan az sayıdaki tablolar arasında Bitinya yöresini de içine alan bir İstanbul haritası bulunmakta.
Kont A.-F. Andréossy'nin (1828) tabloları nadir konulu tablo olarak nitelenmekte. Bu tablolar İstanbul ve dolaylarından sergiledikleri Bizans ve Osmanlı dönemine ait su sarnıçları ve su kemerleri dışında, İstanbul Boğazı'nın Karadeniz'le birleştiği yöreye ilişkin bilimsel açıdan son derece ilginç tablolar da içermektedir.
Bayan M.Ad. Walker'in nadir Albümünde (1866) yer alan tablolar şehirdeki tarihî anıt ve önemli yapıları doğal çevrenin şiirsel güzelliği içinde sergilemektedir.
Yazan: İoli Vingopoulou