Hellespont (Dardanelles)
Avrupa kıtasıyla Asya kıtası arasında doğal bir geçit olan Çanakkale Boğazı (Hellespontos, Dardanelya) daha Homeros çağından beri adı anılan bir yerdir. Bu bölgenin hakimiyeti Tarihin her döneminde Doğulu olsun Batılı olsun hükümdarların tümü için bir "anlaşmazlık elması" (the Apple of Discord) olmuştur.
Gelibolu'nun (Kalipoli) Çanakkale Boğazı'ndaki stratejik konumu, Bizans başkentinin hem kara hem deniz tarafından gelebilecek saldırılara karşı korunması açısından son derece önemliydi. Osmanlı devrinde de deniz kuvvetleri üssü ve tersanelerini yeniden düzenleyen padişahların saldırı mevzisi olan Gelibolu aynı zamanda Trakya ürünlerinin dış satışları için önemli bir ticaret merkezi oluşturmaktaydı. Nitekim 17. yüzyıldan beri Gelibolu'da Fransız konsolosluğu bulunur. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına giren ve çıkan tüm gemilerin kontrolü Gelibolu limanında yapılırdı. Liman küçük olmakla birlikte fusta, galiot, birgende (brigantin), gali, mavna gibi gemileri rahatça içine alabiliyordu.
Bu önemli deniz anayolunun haritası daha 16. yüzyıldan beri mevcuttur. Fransız asıllı P. Belon'un (1554) kitabındaki haritayı H.J. Breuning 1615 yılında kopya ederken kendi gravüründe iki karşı kıyıdaki kaleleri önemle vurgular. Çanakkale yöresi çizim olarak G. Sandys (1615), F. Moryson (1617) and L. Deshayes de Courmenin'in (1624) haritalarında görülür. Truva yöresinde arkeolojik araştırmalar yapan J.B. Lechevalier, kitabında, geniş alan kaplayan ayrıntılı bir yöre haritasına da yer verir (1800). Aynı coğrafyada, kıyıların önemli demirleme noktaları J. Roux'nun çizdiği haritalarda (1804) işaretlenir. Fransız doğa bilimci G.A.Olivier'nin seyahatnamesini (1801) tamamlayan Albümde her iki Boğaz'ın ayrıntılı haritası yer alır; birkaç yıl sonra ise yörenin bir kısmının çok ayrıntılı bir haritası yayınlanır (A.L. Castellan, 1811). İki Boğaz'ın çizim olarak kaydı ve kısmen haritası, tabii ki M.G.F.A. Choiseul-Gouffier'nin son derece önemli eserinden eksik olmaz (1822). J.J. abbé Barthélemy'nin romanlaştırarak yazdığı seyahat anlatısında (ikinci baskı 1832) antik evren panoramasını şiirsel bir uslupla aktaran metin çeşitli harita ve çizimlerle tamamlanır; bu haritalar arasında Marmara denizi, Trakya, Çanakkale Boğazı da bulunur.
G.J. Grelot'nun yapıtında (1680) Çanakkale Boğazı ve kıyılarında bulunan çeşitli kalelerin kaydediliş biçiminde günümüzde havadan çekilmiş panoramik bir fotoğrafla benzerlik görmekteyiz. Aynı çizim J. Sandrart (1686) ve J.A. Guer'in (1746-47)eserlerinde yinelenir. İki Boğaz'ın buna benzer başka bir "fotoğraf kare"sini H. Blount'un eserinde buluruz (1707). İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının 19. yüzyılda çizilmiş haritaları, tabii ki aslına eskisinden daha sadık olarak, bu coğrafya alanını parçalı biçimde aktarır (A.Ig. Melling / 1819, Ch.C. Frankland / 1829, J. Skene / 1838-45, Piraeus and Ports/ 1890 yılından bir görüntüyle). J. Enderlin'in kitaplarında daha önce çıkmış ve çok rağbet gören kitapların yanısıra o sıralarda çıkmış başka kitaplardan da (1686) çeşitli konuları kopya eden tablolar görmekteyiz. J. Sandrart'ın eserindeki (1687) tabloların konusu çoğunlukla Venedik hakimiyeti altında olan kaleler ve çeşitli yer manzaralarıdır. Benzer kitaplar serisinde 6. Osmanlı-Venedik savaşında (1684-1699) Venediklilerin Osmanlılarla çarpışmalarında kazandıkları zaferleri öven başka eserler de bulunmaktadır. 17. yüzyıl sonlarında J. Peeters'in kitapları (1686) Batı hristiyan güçlerinin Osmanlı-Venedik savaşlarında kazandığı zaferleri vurgulamaktadır. Bu eserlerde Avusturya, güneydoğu Avrupa, doğu Akdeniz, ve Asya'dan Suudî Arabistan'a kadar uzanan bir coğrafyadan çeşitli şehir, liman ve başka yer manzaraları görürüz. J. Peeters'in 1690 tarihli yayınında ise Adriyatik denizinden Hindistan'a dek birçok şehir liman ve başka yerlerin manzarası içerilmekte. J. Laurenberg'in (1660) antik Yunanistan'ı gösteren ve mükemmel biçimde kazılmış haritaları, sanatçının derin bilgi hazinesini ortaya seren tarih-coğrafya içerikli metinler eşliğindedir.
Tüm benzer eserlerde olduğu gibi Antonio Millo'nun (1582-91) haritaları da dönemin basılı kitaplarından alınmış gravürlerle tamamlanır. Yunan asıllı Antonio, çizdiği haritaların üzerinde - bunların arasında Çanakkale de dahil - deniz trafiğinin tehlikeli noktalarını işaretler. Yer adlarının saptanmasında, Millo, dönemin liman rehberlerini (portolan) kullanır.
Fransız asıllı J. Maurand'ın çizimleri (1544) İstanbul ve Çanakkale Boğazları'nın her iki kıyısında bulunan tahkimatların ve hisarların ayrıntılı görüntülerini kaydeden en eski görüntüler arasında yer alır. 16. yüzyıl sonlarında yayınlanan G. Rosaccio'nun (1598) isolariosunda (ada ve kıyı haritası) Boğazlar'ın Asya ve Avrupa kıyılarındaki hisarların görüntüsü bulunur. H. Beauvau ve G. Sandys'in seyahatnamelerinde de (1615) Çanakkale Boğazı'nın Anadolu ve Rumeli yakasında bulunan hisarların görüntüleri sunulur. J. Sandrart'ın eserinde (1686) yer alan özgün gravürler arasında Boğazlar'dan hisar görüntüleri de bulunmakta ancak adları hakkında bilgi verilmez. Yöredeki kaleler ayrıntılı olarak B. Randolph (1687), C. de Bruyn (1717) and J. Moreno'nun (1790) eserlerinde; Ol. Dapper'in 1688 yılında çıkmış "Archipel" (okunuş: Arşipel) adlı çok önemli tarih-coğrafya incelemesinde; J. Pitton de Tournefort'un Ege denizinde seyahat eden her gezginin güzergâhı için bir rehber rolünü oynamış seyahatnamesinde (1717) görüntülenmekte. Sözkonusu eser hem içeriği hem resimleriyle gezginlerin güzergâhını yeniden düzenlemiş ve gezgin edebiyatında bir dönüm noktası oluşturmuştur. N.Er. Kleemann'ın seyahatnamesi (1771) ve onu donatan tablolar Karadeniz ve etraf yöreler hakkında yazılmış en eski eserler arasında yer alır. Akdeniz kıyılarının ilk ayrıntılı haritasının yaratıcısı J. Seller'in «English Pilot...» (okunuş: İngliş paylot) adıyla bilinen harita kitabının ilk yayını 17. yüzyılda gerçekleşmiş, tekrar tekrar basılmış ve 19. yüzyıla dek aralıksız kullanılmıştır (burada görülen 1771 baskısıdır). Seller'in toplu eserleri dünya gemici haritalarında ingilizceyi geçerli dil kılmış ve daha sonraki harita yayınlarını önemli ölçüde etkilemiştir. Kitap, Çanakkale yöresine ilişkin kıyı çizimleri içermekte.
Arkeoloji araştırmaları için önemli bir kaynak oluşturan J. Spon'un seyahatnamesinde (1678) yer alan resimler çığır açıcı niteliktedir. Nadir temalı tablolar içeren A.L. Castellan'ın vakayinamesinde (1811) Çanakkale Boğazı'nın çeşitli şehirlerinde bulunan hisar ve öteki yapıların yanısıra, birçok ayrıntı içeren başka manzaralara da rastlamaktayız. M.G.F.A. Choiseul-Gouffier'in 18. yüzyıl sonu-19. yüzyıl başlarında "görüntü"yü seyahatnamenin başlıca öğesi kılan muhteşem eserinde (1822) sözkonusu yöreden belli başlı kalelerin görüntüsü de eksik olmaz. Gine Çanakkale Boğazından sahil ve kale görüntüleri J.H. Allan ve E. Rey'in bol resimli seyahatnamelerinde (1867) görülebilir. J.H. Allan ile E. Rey, bilgilerini çoğaltmak ve sosyal prestijini arttırmak uğruna kültürlü ve hali vakti yerinde olan her Batı Avrupalı için şart olan Doğu'ya "Büyük yolculuğu" (Grand Tour) gerçekleştirmiş sayısız kişilerden sadece ikisidir.
Çanakkale Boğazı değişik konulu ancak aynı yöreye ilişkin seyahatnamelerde de, örneğin Truva'yı ayrıntılı biçimde inceleyen W. Gell'in eseriyle (1809) Εd.D. Clarke'in eserinde (1814) bulunan gravürlerde de rastlanır.
Albüm'de (1984) sergilenen eserler arasında, İngiltere'de yayınlanan çığır açıcı “The Illustrated London News” (1842-1885) dergisiyle “The Graphic” (1869-1885) dergisinden alınmış nadir ve çok kayda değer tahta baskı gravürler yer almaktadır. Bu gravürlerin konusu 1842-1885 yılları arasında vuku bulmuş siyasal ve toplumsal olaylar ve savaşlara ilişkin yerler ve kişilerdir. Çanakkale yöresi de bu gravürler arasında yer alır.
Yazan: İoli Vingopoulou