BINOS, Abbé de
Fransız asıllı rahip Abbé de Binos (1730-1803) (okunuşu: Abe dö Bino) doğum yeri olan Saint-Bertrand de Comminges'de papazdı. Doğu'da yapmış olduğu gezilerin vakayinamesini dostlarının teşvikiyle kaleme alır, nitekim eser seyahatinden on yıl sonra yayınlanır ve ardından Almancaya da çevrilir. Binos, kitabının önsözünde yazdığı gibi kişisel merakını gidermek için seyahat eder ve "akşamları bütün gün boyunca gördüğüm ve hissettiğim şeyleri kaydediyordum" diye sözünü tamamlar.
Batı Hristiyan kilise rahiplerinin Doğu'da bulunuşu ve etkinlikleri 4. Haçlı Seferiyle başlar. Bu sırada Frenk Venedikli ve Cenevizliler Bizans İmparatorluğu topraklarına hakim olurlar. Bundan sonraki yüzyıllarda, ansiklopedizm akımı (18. y.y.) daha fazla ve sistemli bilgi için merak ve susamışlığı kamçıladıkça, rahipler sınıfından birçok kişi, hedefi sadece hac olmayan ve değişik yerler ve insanlar tanımak amacını güden uzun seyahatler gerçekleştirmek girişiminde bulunurlar.
Binos'nun Doğu yolculuğu doğduğu şehirden 1776 yılının Ekim ayında başlar. Marsilya, Sardenya, Tunus ve Sicilya'nın Messina limanından geçen Binos Kefalonya'ya varır ve burada yaklaşık olarak bir ay kalır. Yolculuğu Adriyatik denizinde devam eder; seyahatnamesinde Dalmaçya kıyılarının karşısında bulunan birçok irili ufaklı adaları betimler; ardından 1777 yılının ilkbaharına dek birçok İtalya kentini gezer. Triyeste'den yola çıkıp Zakinthos (Zante) adasından geçerek Mısır'a varır ve Orta Doğu'da (Lübnan, Suriye, Kudüs) gezindikten sonra Kıbrıs'ta bir ara verip 1779 yaz aylarında Paris'e ulaşır.
Binos'nun seyahatnamesi hoş bir anlatım biçimiyle kaleme alınmış olup ziyaret etmiş olduğu yörelerin şehir ve anıtlarından başka, insanların din ve gelenekleri ile özel ve kamu yaşamından birçok ilginç ayrıntı içermektedir. Binos, kitabının birkaç bölümünü Doğu hristiyanlarının dinî törenlerine ayırır. Seyahatnamesini tamamlayan tablolar çeşitli halklar hakkındaki düşünceleri doğrultusundadır. Nitekim kitabın önsözünde Binot şunları belirtmektedir: "Sonuçta, Asya Afrika ve Avrupa'daki gelenek ve göreneklerin tek ve ortak bir zemini vardır. Farklılıkları oluşturan öğe ise her yörenin eğitim, siyaset ve iklim etkisinin karışımından başka bir şey değildir".
Yazan: İoli Vingopoulou